BOZKIR CEMAATLERİNİN ANA HATLARI - TOLGA AYDIN
BOZKIR CEMAATLERİNİN ANA HATLARI
Bu çalışmada bozkır toplumlarından Dede Korkut Hikayelerindeki Oğuz Boylarını ve Tomris filminden Sakaların Massaget topluluğunu, cemaat ve cemiyet ekseninde ele alıp ahlak anlayışları, cinsiyet rolleri ve akrabalık ilişkileri boyutunda irdelenmiştir.
Klanların kendini var edebilmesi için “Cemaat” öğretileri odağında hareket ettikleri söylenebilir. Bozkır cemaati bağlamında ele alabileceğimiz Oğuz Boyları, efsaneleşmiş Dede Korkut Hikâyeleri örneğiyle bu yaşayış şeklini yansıtır. Hikayelerin ana odağında; ortak irade, toplumun refahı ve yararı, inanç, din, örf ve adet olgularının bir paydada bütünleşmesi mevzu bahistir. Oğuz boylarında toplumun kendini var edebilmesi için uyum içerisinde ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekir.
Genel hatlarda bu sorumluluk bilinci ve oluşumu, görevler bakımından cinsiyet rolleri odağında belirlenmiş olup erkek gücü ve yönetimi temsil eder, kadın ise eşinin yardımcısı konumundadır. Bu sorumluluk bilinci birçok temel üzerinde kurulu olsa da temel taş olarak ahlak ve geleneğin varlığı söz konusudur. Ahlakın temelinde ise kendini geri plana atarak toplumun yararı odaklı hareketlilik esastır. Geleneğin izinde cemaat toplumunun korunabilmesi için akrabalık, kandaşlık, sosyal hareketlilik ve müşterek faydacılık ağları örülmüştür.
Dede Korkut Hikayelerinin temel yapı taşlarını ve varoluş çerçevesini geleneksel boyutta ele alabildiğimiz gibi bu durumu kalıpların belirginliği ve konusal açıdan benzerliğiyle sinema boyutunda da görebiliriz. Sakaların kendini var etme mücadelesini odağa alan Akan Satayev’in yönetmenliğinde çekilen Tomris Efsanesi (2019) filmi bu duruma örnektir. Cemaat topluluğu nazarından bakabileceğimiz Tomris filmi geleneksel bir cemaat toplumunun panoramasıdır. Massagetler’in Harezmîlerle anlaşmak istemeleri neticesinde bir engel olarak gördükleri şefleri Kharasp’ı katletmişlerdir. Bu katlin gerçekleşmesi cemaat ekseninden cemiyet eksenine geçiş denemesi olarak değerlendirilebilir. Cemaat toplumunda ortak yönetim iradesi, din ve inanç merkezli toplum faydası güdülürken şefin katli ve Harezmliler’le yapılan anlaşma bir doktrine ve sözleşmeye bağlanarak cemiyet anlayışına geçişi temsil etmektedir. Klan ahlakınca bu cemiyet tarzı sözleşmenin Massagetlere kölelik olarak yansıması bir baş eğme temeli oluşturmuştur. Baş eğmenin beraberinde bir ışık bir başkaldırı da mevcuttur. Başkaldırının kahramanı ise katledilen şefin tek kızı Tomris’tir. Tomris’in başkaldıran bir kadın karakter olarak toplumu cemaat toplumu kurallarıyla yönetişi dikkate değerdir. Erkek hegemonyasının yıkıldığı ve cemaat toplumunda kadının öğüt veren yanından ziyade yönetebilen güce erişebilmesi söz konusudur. Dede Korkut Hikayelerinde kadının konumu yardımcı, öğüt veren akıl niteliğindedir. Tomris bu noktada kadın kimliğiyle Oğuz boyunun kadınlarından ayrılmaktadır. Tomris’in kendini var edebilmesi, toplumun onun kararlarına saygı duyması için başka bir kandaş kabileden Argun’la evlenmiştir. Lakin Tomris bu evlilikle diğer kadınların yardımcı konumunu reddedip evlilikte ayak uyduran değil yönetimin söz sahipliğini eşiyle paylaşan bir konumdadır. Eşi Argun’un yönetimde evlilik yoluyla söz sahipliğine erişebilmesi ise toplumsal hareketliliğin yatay geçişine örnektir. Bu evliliğin bir diğer yarar noktası ise akrabalık ilişkilerinin kurulmasıdır. Cemaat toplumu için akrabalık ilişkileri, toplumsal yarar için güçlerin birleşmesi ve ortak bir paydada buluşabilmektir.
Yöneten takımının beraberinde bir de yönetilen taraf mevzu bahistir. Toplumsal bir ahenk odağında cemaat anlayışı devredeyken toplum yararını en alt bireyde gözetmektedir. Ve bu yararı gösterdiği takdirde yönetenler kademesine kadar ilerleyebilmektedir. Bu duruma örnek olarak “Salur Kazan’ın Evinin Yağmalandığı Boy” hikayesinde kendi yararını düşünmeyip toplum yararı için canını hiçe sayan Karaçuk Çoban verilebilir. Aynı olayın Tomris filminde de oluşu göze çarpmaktadır. Tomris’in küçük yaşta bir köle olan Tiras’ı erdemli ve yararlı davranışı neticesinde himayesine alıp yardımcısı yapması toplumsal hareketliliğe örnek olarak verilebilir. Her iki olayda da alt kademeden üst kademeye geçişi söz konusudur. Bu durum toplumsal hareketliliğin dikey geçişine örnektir.
Sonuç itibariyle Oğuz Boyları ve Sakalar “cemaat ve cemiyet” ekseni etrafında, ahlak anlayışı, akrabalık ilişkileri, toplumsal cinsiyet rolleri perspektifiyle irdelenmiş olup, cemaat toplumu özellikleri taşıdıkları kanısına erişilmiştir.
Tolga AYDIN
Yorumlar
Yorum Gönder