KALP KATİLİ AYRILIK - FURKAN YORGANCI
KALP KATİLİ AYRILIK
Ayrılık ayrılık aman ayrılık, her bir dertten âlâ yaman ayrılık.
(bkz: https://www.edekitap.com/ferhad-ibrahimi )
Ayrılık bilindiği gibi sadece insana değil zamana ve mekâna da izini ve hüznünü bırakır. Tren garlarına, yağmurun dövdüğü sokaklara, en güzel anıların sahibini kucakladığı parklara… Bununla da yetinmez insanın yüreğine bırakır en derin yaraları ve zamanla geçse de izi daim olur. Tüm enerjisini o yarayı kapamaya harcadığı için o çocuksu gülüşünü kaybeder. Bir zamanlar mutlu olduğu, özünü bulduğu ve sonuna kadar yaşadığını hissettiği dönemlere özlem duyar. Bu durum neticesinde Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanındaki Bihruz karakterini andıran davranışlar sergiler. Sevdiğinin hayalinde attığı adımları gerçekle ayırt edemez, her hareketinin altında bir mana arar. Çünkü hayal dünyası ona geçici de olsa umut verir ve o iç ısıtıcı duyguları tekrar yaşamış gibi hissettirir. Gerçekle yüzleşmekten korkar, elde etmediği bir şeye, hayaline karşı bile sahiplenici bir tavır sergiler. Peki bu durum hayatın ortasında pat diye mi çıkar ortaya? Elbette hayır. İnsan bunu bebekliğinden itibaren yaşamaya başlar. Annenin kokusu, sesi ve sıcaklığından uzak kalması bile bu anksiyete tohumunu eker insanın benliğine. Bu tohum zamanla evrilir, anne ve baba da çocuğu ihmal ederse ayrılık anksiyetesine kadar evrilir. (bkz: https://www.erdempsikiyatri.com/ayrilma-anksiyetesi-bozuklugu-belirtileri-ve-tedavisi-nedir )
Bir zamanlar tadamadığı duygunun arayışı insana çok fazla hata yaptırır. Yanlış kalplerde içindeki çocuğu yıpratır ve hayata küstürür. Merdümgiriz1 bir kişiliğe bürünmesi kişiyi toplumdan uzaklaştırır ve eski neşesini yitirmesine sebep olur. Ayrılık insanı sadece zihinsel olarak etkilemez, fizyolojik sorunlar da doğurması muhtemeldir. İnsanın yaşadığı kayıp sonucu “yüreğim yanıyor” demesi aslında psikolojik bir şey olarak algılanabilir fakat cidden bu durum insanın yüreğini yakmasa da kalp yetmezliğine sebep olabiliyor. Bu durumun bilimsel kanıtı Hiraru Sato tarafından 1990 yılında keşfedilmiştir. “1990 yılında Japon Doktor Hiraru Sato, yoğun stres yaşayan daha çok yaşlı ve yalnız kadınlarda KALP YETMEZLİĞİ şikayetleri görmüş ve bu hastaları inceleyip kalp anjio ve kateteri yani kalpte görüntüleme filmleri çekmiş. Bakmış ki kalbin görüntüsü Japon balıkçıların AHTAPOT YAKALAMAK için denize attığı VAZOYA benzediği için yerel dilde bu TAKOTSUBO olarak adlandırılmıştır. Yani hastalığın bilimsel ismi, Takotsubo Kardiyomiyopatisi yani “kalp kası bozukluğu” olmuş. (bkz: https://www.ahmetakgul.com.tr/index.php/uzmanliklar/kalp-hastaliklari/274-kirik-kalp-sendromu) Gördüğümüz üzere zihinsel bir durum kalbin bir odacığının büzüşmesine ve damar tıkanıklığı olmamasına rağmen kalp krizi etkisi yaratmasına sebep olabiliyor. Yıllardır şairlerin dilinden düşmeyen yârden uzak kalma durumunun bu kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini kim bilebilirdi ki? Siz siz olun dostlarınız böyle bir durum yaşarsa “Aman be kardeşim hayat bu boş ver” demek yerine; onun gerçekten bundan zararlı çıkabileceğini bilin ve farklı yöntemler denemekten çekinmeyin. Bildiğiniz üzere hayat boş vermek ve dostunu yitirmek için çok kısa.
1.
Toplumdan
kaçan, insanlar arasına karışmaktan çekinen (kimse).
Furkan YORGANCI
KAYNAKÇA
-
Ede
Kitap İnternet Sayfası: https://www.edekitap.com/ferhad-ibrahimi/
-
Erdem
Psikiyatri İnternet Sayfası: https://www.erdempsikiyatri.com/ayrilma-anksiyetesi-bozuklugu-belirtileri-ve-tedavisi-nedir
Yazımıza eşlik eden şarkımız:
Ayrılık - Selda BAĞCAN
Yorumlar
Yorum Gönder