Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MAVİ'YE MEKTUPLAR 2 - NUR ÇETİNKAYA

Resim
MAVİ'YE MEKTUPLAR-2             Güneş, ışınlarını yeryüzünden çekeli bir saat olmuştu. Adımlarımı olabildiğince hızlı atıyordum. Buz gibi soğuk hava ıslak yanaklarıma vuruyor, tuzlu gözyaşlarımı kuruturken yüzümde keskin bir acı bırakıyordu. Mart ayı çetin geçiyordu yine her zamanki gibi. Baharın ilk ayı olmasına aldanılmamalıydı. İçimin yangınına tezat bir soğukluk… Omuzumda uzun siyah kabanın ağırlığının yanı sıra, bugün duyduklarımın ve olanların ağırlığıyla yanıyordu içim. Aklıma geldi yine. Sızı… Kalbimden parmak uçlarıma bir sızı yayıldı yine. Avuçlarımın içine batırdım tırnaklarımı, batırabildiğim kadar. Soyulursa soyulsun, kanarsa kanasındı avuçlarım. Ruhumdaki sızıya odaklanmaktansa avucumdak i sızıya odaklanmak daha makuldü benim için. Daha bir katlanılabilirdi.             Sokağın köşesinden dönünce apartmanın bronz demir kapısı gözlerime ilişti. Eve bir an önce gitmek için can atan ruhumla eşdeğer daha da hızlandı adımlarım. Koşuyor muydum? Gibi… Elimi cebimden çıkar

EN ÇOK O'NA.. - MELİH İNECİK (ÇİTALI)

Resim
 EN ÇOK O'NA..      Benim de kanadımı kırdılar      Ama ben,      Ne gökyüzünden vazgeçtim      Ne de göğü süsleyen yıldızlardan.      En çok da Ay'ı sevdim o koca mavilikte      En çok ona tutuldum.      O'nun bana tutulmadığı kadar..      Koskocoman ağaçlar gördüm      Dalları yüklerimden ağır.      Gövdesi göğün üstünde tepinen,      Yapraklarıyla yemyeşil ağaçlar.      En çok da ağaçları sevdim o göğe uzanan      En çok onlarla yeşerdi hayatım,      O'nların bana yeşermediği kadar.. Melih İNECİK (ÇİTALI)

MELANKOLİ SEVERLER - SEFA EVLİYAOĞLU

Resim
  MELANKOLİ SEVERLER Bunalımlar, yakınmalar ve eylemsizlikler… Pekâlâ, sana şunu sormak isterim, hiç denedin mi? Demek istediğim, meselenin daha çok kendinle alakalı olduğunu hiç düşündün mü? “ You had one job.” O da biraz farkındalık.   Bir yerde çoğunluk arasında ne yaygın ise ve çoğunluk hangi konuda hemfikir ise kendimi onun karşısında konumlandırmaktan keyif alırım. Anlaşılan, burada melankoli hâkim. O halde görüyorum ve arttırıyorum: Bu yazı size.   İnsanlar yazıyor. Fakat yazmanın, edebiyat yapmanın tek sebebi olduğunu iddia etmek yanlış olur. Kısa bir gözlem ve sırf sonuca varmış olmak için yaptığım akıl yürütmemin sonucunda iki temel edebiyat yapma sebebi olduğu kanısına vardım.   Sözcükleri ağlama duvarı olarak kullananlar. Onların canını sıkan, huzurunu kaçıran, üzen bir şeyler vardır ve bunu anlatacak biri yakınlarında yoktur. Anlatsa hafifleyecektir, en azından buna inanırlar. Sonra, akıllarına şairler ve yazarlar gelir. Büyük kalemler acı içinde değiller miydi? D

YAPAY KORKULARIN ESERİYİZ - MELİH İNECİK

Resim
 YAPAY KORKULARIN ESERİYİZ..      Ne çok şeyden korkuyor insanoğlu.. Toplumun yapısına yerleşmiş belirli algılara ters düşmekten, zıt düşünmekten, farklı olmaktan, eleştirilmekten, sevilmemekten, hayır demekten, karşı koymaktan, direnmekten, kaybetmekten ve daha birçok şeyden.. Aslında biz insanlar, alıştırıldık korkmaya. Tekdüze hayatlarımızı yaşarken aslında olmaması gereken bir sürü korkuya ev sahipliği yapar oldu yüreklerimiz. Oysa insan bilmediğinden korkmaz mı yalnızca? Bilinmezlik değil midir korkunun kaynağı?      Yapacağımız bir iş olduğunda, “-Çevredeki insanlar ne der acaba?” diye düşünür olduk. Düşüncelerimizi belirtememeye, hatta düşündüklerimizden utanmaya başladık. Toplumun yapısına yerleşmiş, her halükârda yanlış olduğunu bildiğimiz halde yine de tersini yapamadık, düşünemedik, yazamadık. Dedim ya, alıştırıldık.. Yaşadığımız bu gezegen bir sirk salonu ve bizlerse birer gösteri hayvanlarıyız. Yalnızca sirkin içerisindeyiz. Oysa kafamızı bir çıkarabilsek sirkten, dışarısı

KONÇUY - BARANÎ

Resim
  KONÇUY Gökbörüler aşkına dön yüzünü ey konçuy. Bak; bir dem merhamet et bu garip Kürtoğluna. Gökbörüler aşkına tut ruhumu ey konçuy. Sen ve ben aynı mısra geçmişin dudağında...   Bana doğru yolcula o mülk-ü Süleyman'dan Miras kalan payına haşin rüzgarlarını! Biraz da bana doğsun ayları kıskandıran O şemse benzer yüzün, bir kerecik olmaz mı?   Ama sen asil konçuy kurulup da tahtına Kırbaçlamak isterken zelil gölgemi bile, Nasıl değer ki gözüm söyle bakışlarına. Bizden gayrı bir oldu bak yerler gökler bile.   Ey içimde şuleler açtıran zalim konçuy, Baharımız, güzümüz, mazimiz bir değil mi? Neden bana duzahlar sana behiştler konçuy! Bu cihanda fazlalık bir benim nefesim mi?   Anlamak zul geliyor visal varken vuslatı... Aramıza kim girdi, zihnini kimler yordu? Ey namı nazlı konçuy kapama kapılarını. Biz ki aynı bedende ruh, şekil bulmadık mı? BARANÎ

İNSAN NEDİR? - ŞEVVAL CANSIZ

Resim
İNSAN NEDİR? İnsan; münzevi bir ağacın gölgesinde soluklanan, sonrasında ağacın gölgesine nankörlük sergileyip güneşin sohbetine davet edilmeyi bekleyen bir varlıktır.  Nankörlüğü kedi ile yarışan insan; kabuğuna sığmayacak bir yapıya da sahiptir. Örneğin kimi zaman melankolik bir piyanonun mırıltıları, kimi zaman yağmurların dinmeyen öfkesinin ve telaşının yeryüzüne inerek; toprağın kendine özgü duruşuna teslim ettiği iki dirhem bir çekirdek koku, kimi zaman da bir mum alevinin inişli-çıkışlı dans ettiği için etrafına yaydığı met cezir ışığın anaçlığı… Her bir tutamında farklı görseller ve bu görselleri besleyen betimlemeler vardır. Her birinin benliğinde kendi kişiliğini besleyen farklı dünyalar vardır.  Bu noktada insan; hem keşfedilmeyi bekleyen, hem de keşfedilmekten korkan bir varlıktır. Acıma, korku, endişe içinde kıvranırken; mutluluğu, coşkusu, huzuru içinde doğrulmayı hedefleyen bir varlıktır.  Aynı zamanda insan başını kuma gömebildiği için her şeyden bihaber gözükmeye çalış

MAVİ’YE MEKTUPLAR - NUR ÇETİNKAYA

Resim
  MAVİ’YE MEKTUPLAR        Bazen oluyor ya hani, kafanızı yastığa rahat bir uyku uyumak için koyuyorsunuz, kapatıyorsunuz gözlerinizi, hayal kuruyorsunuz ya da düşünceler âlemine dalıyorsunuz. O hayal senin bu düşünce benim dolaşıyorsunuz. Sonra bir bakmışsınız uykunuz kaçmış, saat de epey bir geç olmuş. Evet... Ben, şuanda böyle bir ânın içerisindeyim. Kafamı yastığa koyalı saatler oldu. Çoğu gece olduğundaki gibi yine uyuyamadım. Uyku ilacı almadan uyumaya çalışmak benim neyime zaten? Uyuyamayacağım biliyorum, o ilacı içmeden uyuyamayacağım. Kafamdakileri bir kağıda dökmeden rahatlamayacağım ondan da adım gibi eminim. İlacı içsem de peşimi bırakmayan düşünceler ilaca direnmek adına yeterli bir sebep oluyor bana.       Oflayarak kalktım yataktan. Yorganı üzerimden çekince odanın soğukluğu sırtıma üşüştü. Titredim. Anneme yalvar yakar ördürdüğüm uzun hırkamı üzerime geçirdim. Hala ışığı yakmamıştım. Gözümü kör edecekti açınca, düşüncesi bile yüz buruşturmaya yeterdi. Ay ışığı güzeldi.

VAZOMU BOŞ BIRAKTIN - BERİL SAYĞI

Resim
  VAZOMU BOŞ BIRAKTIN Benim çiçekli bahçelerim kalbimdedir bayım Süslü cümlelerim, hazin yakarışlarım, sımsıkı sarışlarım da kalbimdedir Bir gün dersen ki neyleyim, benim sevgim dildedir Bil ki firar olur ruh, dile gelen sahtedir Nergislerim var sen kokan, tek kalbimin suretidir Kokla ki nurunla boyansın ciğerin, beden ruha perdedir Bir vazoya ne konabilir Bir gönle ne sığabilir Kalp de sükutla diridir ve sükutla dirilen dallar da bir Çınar ağacısın kalbimin ve dimdik duran dallar da bir Gölgesisin bilinmezlik toprağımın huzur kokan yaşı da bir   Bir gün çok yaşla dolarsa gözlerim Mevsimlerden yaz iken üşürse ellerim Anlatmaz benim dilim çok oldu sükutu besteledim Havalardan yağmur iken ıslanıyorsa kirpiklerim Belletmez benim tenim çok oldu sus tenim dedim, sus dedim Dinginken etraf ve yangınken içim Parlakken mehtap ve kırgınken içim Duyarsan ezgisini suskunluğun, suizanlarla dolarsa için Eğildi çınar ağacım ve büküldü dallarım Ve huzur kokan