Kayıtlar

MAVİ'YE MEKTUPLAR 3 - NUR ÇETİNKAYA

Resim
 MAVİ'YE MEKTUPLAR              Hayat. Beş harfli olan bu kelime benim için bir karmaşadan ibaretti. Senelerdir içindeyim bu kelimenin ve senelerdir bu kelimeden anladığım herkes giderdi, herkese güven olmazdı, her şey bir dersti pişman olmaksa yersizdi. Sevdiğin arkadaşların seni sevmeyebilir, mutlu bir an kâbusa dönebilirdi. Hiç beklemediğin insanlar arkalarında sakladığı bıçağı hiç beklemediğin anda gözlerinin içine baka baka göğsünüze saplayabilirdi. Güvenmemeyi öğrenmiştim. Çok uzun bir zamanımı almıştı ama öğrenmiştim. Sonra o çıkagelmişti, Mavi… Güvenmemeyi öğreten hayat onu çıkarmıştı karşıma.  Güvenebileceğim tek kişi gibi hissettirmişti. Zinciri kırmıştım. Yıllarca bir yerlere iteklediğim güven duygusunun tüm birikimiyle öyle bir güvenmiştim ki ona. Her duygu fazlalaştığında tersine dönermiş ya hani, güvensizliğim de ona karşı koşulsuz güvene dönüşmüştü. O ne yapmıştı peki? Herkes gibi olduğunu göstermişti. Hatta daha da ileri gitmiş ve hayatın sillesini atmıştı bana.

DERMAN - BERİL SAYĞI

Resim
 DERMAN Bir alev halinde düşen gönüle, sevda içre kırık dermanlar Bu dağ, bu gök, bu dal ve deniz, Olmasın huzura aşina gözlerde yeis Ve dolmasın solsa da gözlerin en tatlı baharı Akmasın dolsa da garib gönlün çeşm-i giryanı Yaşam, kişi, yokluk yahut bir dem savaş Esas savaş var olamayan varlıktadır arkadaş! O demde alınan bir damla yaş ruha nefestir Yaş almak ve yaşamak da geçen zamana denktir Zaman geçer ömür solar, özün geçmez gönül solmaz Her şey karşıtıyla var olur da, aynadaki karşıtıyla var olmaz Sen senden geçersen, bir damla sen akar mı sandın Özündeki yaşlardan bir damla, sen olmayanı yıkar mı sandın Vasıta-ı nakl-i hüzün ve elem ve gam senindir Ah etme bir lahza, huzura ah ile kavuşmak kabildir! Bir alev halinde düşen gönüle, sevda içre kırık dermanlar Derman arayan derdini bulamazsa sevda içre Arayan derdini mi dermanını mı bulsun Külbe-i ahzanı gönlünde bir sır gibi sakla Yakub’un ağlamaz ise gözleri sevdayı bulsun Beril SAYĞI

RUH İZİ - PINAR DÜZGÜN

Resim
RUH İZİ İçimde kopan fırtınalar, Bir gülücüğe kanmasınlar Gözlerimden akan yaşların  Herkese ahı var. İlerledikçe çelme taktı hayat, Pes etmem dedikçe vermedi rahat. Gülüp geçiyorum bazen dünyaya, Ruhumdaki yaralara inat. Çok şey oldu gözlerimi dolduran Ne yapsam da sözlerimi unutturan Yutkundum tüm küfürleri geri Kalbimi anca budur paklayan. Gide gele aşındırdım yolları Ben ki bu dünyanın aptalı Tüm kapılarım kapanırken tek tek Yaşayamadım hayatımı. Kafamın içi yine bomboş Ne yapsam dolmuyor, Bir kara delik misali, Hislerim düşüncelerimi yutuyor. Pınar DÜZGÜN  

SEVGİLİ ZARİFOĞLU - BERİL SAYĞI

Resim
SEVGİLİ ZARİFOĞLU     İncelikler deniziydi yüreğim     İçinde boğulanlar tanıdım, bir imcecik gösterselerdi ne olurdu?     Ç oğu yüzme bilmezdi     Bilmek istemeyene de öğretemedim     Belki bu kadar incinmek     En şahsına münhasır hüneriydi yüreğimin     Çünkü anlattım, anlamadılar     Yüreğimin en aydınlık dehlizlerinden bağırdım     Duymadılar, incindi yüreğim...     Mesela insanlara tebessüm etmek hoş gelirdi bana      Bir zaman tebessümüm dudağımda kaldı     Ben de beklentilerde kaldım     Anılar defterinde unutuldum belki     Belki kurumuş gül yaprağıydım     Razıydım yanmaya Şem oldum, Pervane oldum     Acz tutan ismim değildi de     Af dileyen yüreğimdi     İncindi yüreğim ve yandı ardından...     Bir sevdaya gönül verdim     Bir sevda ki âb-ı hayatı ruhumun     Bir sevda ki bin gözlü devasa bir baş...     Ama incindim, ama yandım, ama sevdim     Bu dünyanın kirli sokaklarında,, tüm eylemlerim başka anlamlar kazandı     İncitmek nedir bildiğimden beri     İncinmek en derin nef

SAVAŞ KAHRAMANLARI - OGULBOSSAN REJEPOVA

Resim
  SAVAŞ KAHRAMANLARI Gün birlik günüdür denildi, Kadınından erkeğine hepsi dirildi, Kimse susmadı, herkes direndi, Vatan uğruna nice canlar verildi. Üstünden yıllar geçti. Unutulmadı hiçbiri. Düşmanın ta göğsünü deldi geçti, Bu savaşın kahramanları. Bu vatanı korkusuzca savundular. Uğruna kelle alıp, baş koydular. Gözü kara zafere koştular, Bu savaşın kahramanları Canları pahasına savaştılar. Ogulbossan Rejepova 

ARTIK ZAMAN AKMIYOR - SEFA EVLİYAOĞLU

Resim
  ARTIK ZAMAN AKMIYOR “İnsanları yanlışlarından döndürme görevi üstlenenler ve sadece ortalığı karıştırmak isteyenler. İlki bugün mümkün değil ve başka bir yazının konusu.” İşte merakla beklenen o yazı. İki hafta dolmadı, bir akşam bir arkadaşıma kurumlanarak şöyle dedim: “Diyalektiğin iflas ettiği günümüzde birini bir konuda yanlış düşündüğüne ikna etmek imkânsız.” Bana karşılığı, “Duyduğum en modernist cümle.” idi. Almak istediğim dönüt de tam olarak buydu. Ne diyeyim, derdimi doğru düzgün bir şekilde anlatabildiğimi görünce kendimle gurur duydum. Sanki yarım bilgimizle atıp tutuyorduk ama öyle ya da böyle, modernizm büyüktür postmodernizm. Peki postmodernizmden ne anlamalıyız? Bana saç baş yoldurtan her şeyi anlamalıyız. Fakat en çok bilginin ayaklar altına alınmasına ve susmanın unutulmasına dayanamıyorum. İnanır mısınız, bunun aklıma geldiği gecelerde uyuyamıyorum(!).  Bir de şu hakikat sonrası 1 belası var. Hani entelektüel görünmek isteyenlerin “kapitalizm” ve “1984” artık

MAVİ'YE MEKTUPLAR 2 - NUR ÇETİNKAYA

Resim
MAVİ'YE MEKTUPLAR-2             Güneş, ışınlarını yeryüzünden çekeli bir saat olmuştu. Adımlarımı olabildiğince hızlı atıyordum. Buz gibi soğuk hava ıslak yanaklarıma vuruyor, tuzlu gözyaşlarımı kuruturken yüzümde keskin bir acı bırakıyordu. Mart ayı çetin geçiyordu yine her zamanki gibi. Baharın ilk ayı olmasına aldanılmamalıydı. İçimin yangınına tezat bir soğukluk… Omuzumda uzun siyah kabanın ağırlığının yanı sıra, bugün duyduklarımın ve olanların ağırlığıyla yanıyordu içim. Aklıma geldi yine. Sızı… Kalbimden parmak uçlarıma bir sızı yayıldı yine. Avuçlarımın içine batırdım tırnaklarımı, batırabildiğim kadar. Soyulursa soyulsun, kanarsa kanasındı avuçlarım. Ruhumdaki sızıya odaklanmaktansa avucumdak i sızıya odaklanmak daha makuldü benim için. Daha bir katlanılabilirdi.             Sokağın köşesinden dönünce apartmanın bronz demir kapısı gözlerime ilişti. Eve bir an önce gitmek için can atan ruhumla eşdeğer daha da hızlandı adımlarım. Koşuyor muydum? Gibi… Elimi cebimden çıkar