Kayıtlar

Nisan, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SESSİZCE SEVDİM - OGULBOSSAN REJEPOVA

Resim
  SESSİZCE SEVDİM Sordular bana nesini sevdin, Özleyip de duyamadığım sesini sevdim. Varlığımı görmeyen gözlerini sevdim. Ama en çokta ben diye atmayan yüreğini sevdim.   Dediler ki madem sevdin, Niçin gidip söylemedin. Lakin bu soruya sadece susabildim. Kalbi başkasına çarpıyor diyemedim. Bu yüzdendir ki ben onu sessizce sevdim. OGULBOSSAN REJEPOVA

İSTEMİYORUM ÖYLEYSE ÖZGÜRÜM - BAHAR ŞAM

Resim
İSTEMİYORUM ÖYLEYSE ÖZGÜRÜM     Özgürlük denilince aklıma martılar gelir; gökyüzünde özgürce uçmak, istediğin her yere gidebilmek… Fakat bir martı olsaydık uçmak için de vergi vermemiz gerekirdi. Biraz daha düşününce yemek için kayalıklarını terk edemeyen, geceleri uçamayacağını düşünen ve belli bir bölgeden hayatı boyunca ayrılmamış bir yaşam döngüsündeki martılar özgür müdür?      Yazacaklarımı okumak ihtiyacı duyabilirsiniz eğer istemiyorsanız okumamakta elbette ki özgürsünüz. “Düşündüklerimi yazıya dökmekte ben özgür müyüm?” diye sorgulamam gerekirse de buna birlikte karar verebiliriz, eğer isterseniz.      Yasal bir kusurdan yola çıkacağım; bir suç niteliği barındıran bir durumun olduğu alandasınız, konudan bihaber tanık konumundasınız. Böyle bir durumda suçlunun “bilmiyorum” deme özgürlüğü vardır ancak bu özgürlük sonucu siz de dahil olmak üzere oradaki herkes suçlu sayılmaktadır. “İstediğini yapmak” özgürlüğü bir başkasının özgürlüğüne müdahale edebildiği için özgürlük sayıl

YOKSULLUĞUN FARKLI AŞAMALARI - BEDİA USLU

Resim
  YOKSULLUĞUN FARKLI AŞAMALARI  Hemen hemen çoğu sözlükte yoksul,  “ maddi imkânı çok az olan muhtaç kimse”  anlamına gelir.  Oysa ben yoksulluğun, sözlükteki bu anlamını çok da yeterli bulmuyorum. Hayat sadece maddesel bir bütün değildir. Bu sebeple tanımın maddi bir açıklaması olduğu gibi manevi bir açıklaması da olmalıydı. Bence yoksul, ahlaki ve toplumsal değerlerini kaybeden kimsedir.    Bizler aslında maddesel olarak tanımladığımız yoksulluk kavramını, ilkokula başladığımız vakit öğrendik. Çoğumuzun yoksulluktan, okula başlamadan önce haberi yoktu. Bizler için yoksulluk, gözle görülebilen bir kavram değildi. Belki de asıl o zamanlar yoksulluğun gerçek tanımını biliyorduk. Bizler için o zamanlar, ip atlarken ipi sallayan kızın sökük yeleği veya yakan top oynarken toptan kaçan oğlanın yırtık ayakkabısı yoksulluk değildi.  Elindekini paylaşmayı bilen her çocukla arkadaştık.  Ne zaman ki okullarda farklı olanı ezmeyi öğrendik işte anlayıştan yoksunluk o zaman başladı. Birbirimizi dür

KALP KATİLİ AYRILIK - FURKAN YORGANCI

Resim
KALP KATİLİ AYRILIK Ayrılık ayrılık aman ayrılık, her bir dertten âlâ yaman ayrılık.  ( bkz: https://www.edekitap.com/ferhad-ibrahimi )   Ayrılık bilindiği gibi sadece insana değil zamana ve mekâna da izini ve hüznünü bırakır. Tren garlarına, yağmurun dövdüğü sokaklara, en güzel anıların sahibini kucakladığı parklara… Bununla da yetinmez insanın yüreğine bırakır en derin yaraları ve zamanla geçse de izi daim olur. Tüm enerjisini o yarayı kapamaya harcadığı için o çocuksu gülüşünü kaybeder. Bir zamanlar mutlu olduğu, özünü bulduğu ve sonuna kadar yaşadığını hissettiği dönemlere özlem duyar. Bu durum neticesinde Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanındaki Bihruz karakterini andıran davranışlar sergiler. Sevdiğinin hayalinde attığı adımları gerçekle ayırt edemez, her hareketinin altında bir mana arar. Çünkü hayal dünyası ona geçici de olsa umut verir ve o iç ısıtıcı duyguları tekrar yaşamış gibi hissettirir. Gerçekle yüzleşmekten korkar, elde etmediği bir şeye, hayaline karşı bil

HAYAT SİZİN - YÜKSEL ÇOBANOĞLU

Resim
  HAYAT SİZİN     Dünyaya gözümüzü açtığımız andan itibaren birileri hayatımıza müdahil olur. Ne yapıp yapmamamız gerektiğini, neyin ayıp neyin doğru olduğunu sürekli bize hatırlatırlar. Hatta çoğu zaman bunları bize dayatırlar.      “Örf-adet", "ayıp-günah” adı altında hem ailemiz hem içinde bulunduğumuz toplum tarafından türlü baskılara maruz kalırız. Bizi ve bizim hayatımızı bir kuklaymışçasına oynatıp hakimiyet kurmak isterler. Büyüyüp yeni yeni sorgulamaya başladığımız yaşa kadar, bunu başarırlar da. Sonrasında kendi hayatımızın iplerini artık ellerimize almak istediğimizde sorunlar çıkmaya başlar.     Kızı küçükken onun kıyafetlerini kendine göre seçip giydiren anne, büyüdüğünde kızının seçimlerini eleştirir: “Bu etek çok kısa, bu elbise çok açık, bu pantolon çok dar; o bakar, şu bakar…” Halbuki bu endişenin sorumlusu da aslında kendileridir. Oğullarına bakmamalarını öğretmek yerine kızlarını kapalı giyinmeye zorlamak hiç de mantıklı değildir çünkü. Aile üyeleri bite

BİTAP - ABDULBAKİ ÇAKIR

Resim
BİTAP Yıkık ve dökük, bitap ve bitik Hayal meyal sönüyor her şey Her hayat, her umut. Hele parlayan o gözler, “nasıl olsa yarın barışırım”lar  Mezarına çiçek götüreceğin kişiyi üzme olur mu. Yarın olur belki ama yârin olmaz. Sen olursun belki ama siz olmazsınız. Kat kat binalar gibi hisler. Beton sertliğinde(!) yürekler. Bugün varsın ahali  Yarına n’aber? Şimdi varsın belki efendi ama yarın yoksun. Avazın çıktığı kadar bağır çağır sesini, o umut hissini. Yorma dilini duy da konuş. Bitap etme kendini o kalbin gibi. Annen öldü baban öldü bacın, kardaşın Sen varsın. Bu hayat yaşamaya değer mi? Dersin ya hani gelsin hayat felek gelsin yine bildiği gibi. Felek de gidecek bir gün. Umutsuz kalacaksın Ne fikrin ne sen kalacaksın. Kahramanlar onlar. Bizler ümitleriyiz. Baki  kalacak bir muteber. Ne his ne sen kalacaksın... Abdulbaki Çakır (Baki)  

İFLAS - SEFA EVLİYAOĞLU

Resim
  İFLAS İki ay sonra hatırlamak ve belki çarpıtmak lazımdı.             Aralık sonlarında bir gece yarısında uyumadan önce, yılbaşı gelmeden okumayı tamamlamak istediğin romandan yirmi üç sayfa okuyup da kitabın otuz yedinci bölümüne gelince kitabı kapattın. Kitap kesinlikle yıl sonu gelmeden tamamen okunmuş olacaktı. Hedef en az yirmi kitaptı ama on üç kitap okumuş olmak da sana bir gurur, yarım bir gurur verirdi. Ama o sırada zihnini meşgul eden esas mesele başkaydı. Çaprazındaki masada duran bir diğer kitabın kırmızı sırtına beyaz harflerle yazılı kelimeleri seçemiyordun. “… yazıyor işte.” diye düşündün. Uyumadan önce eli yüzü yıkamak iyi gelecekti, yataktan çıktın. Bir anda kendini sessizliğin ortasında dikilir buldun. Karşı duvardaki kitaplığın üçüncü rafındaki kol saatine eğildin. Kırk üç geçiyormuş. Tahmin eder miydin, değişiklik istedin ve yirmi gün sonra odadaki üç kitaplığı başka bir odaya taşıdın. Oysa kitapların dizilişini değiştirmekten bile çekinirdin. Odadan çıktın, ko

TAVAN ARASI - NUR ÇETİNKAYA

Resim
  TAVAN ARASI                 Sabahın ilk ışıkları yüzümü sıvazlıyordu yine günlerden bir gün. Sahi acaba bugün günlerden neydi? Saat de ne erken ne geçti sanki uyanmak için. Bilmiyorum… Çetin bir kışı geride bırakıyorduk yavaştan farkındayım bunun. Geceleri üşümüyorum artık. Cemre düşmüş havaya zaten, bahar gelmiş. Geçende annem yanımda benimle konuşurken duymuştum. O da gelirdi herhalde birazdan. Dışarıdan gelen kuş cıvıltıları pek bir hoştu. Sabahın ve güneşin tadını çıkarıyorlardı belli. Ben de çıkarabilsem… Ağacın usulca sallanan dalları rüzgârın eseriydi. Uçurtma uçurup piknik yapmak ne güzel olurdu şimdi. Evet! Bugün kesinlikle bunu yapmalıyım. Sakin bir koyda, denizin tuzlu, o sakin kokusuyla… Kalkıyorum usulca yataktan. Ayaklarım, çıplak ayaklarım değiyor zeminin soğuk ve iç titreten yüzeyine. Nefeslenip etrafa bakıyorum usulca. Uzun zamandır oturmadığım çalışma masama bakıyorum. Sandalyenin üzerindeki kıyafetlerim orada, görüyorum. Ayaklanıyorum ve yürüyorum. Masama doğr

YAŞAMAYI GELECEĞE ERTELEMEK - PINAR DÜZGÜN

Resim
  YAŞAMAYI GELECEĞE ERTELEMEK Ben bir kelebeğim. Evet, kelebek. Neden diye soracaksınız, buna eminim. Dünyaya gözümü ilk açtığımda annemin sıcak kollarından oluşmuş biz kozadaydım. Kanatlarımı çırpmaya hazırlandığımda o sıcak kucaktan çıktım ve adım adım gerçek dünya dediğimiz o lanet yeri keşfetmeye koyuldum. Çocukken büyümek için bu kadar sabırsızlanmazdım eğer bilseydim yetişkinliğin sadece yaşamayı ertelemek olduğunu. Hep kendimi büyük hayal eder, topuklu ayakkabılarla dolaşırdım etrafta, ayağımı kırmaya korkmadan. Büyüdüğümde kırılan ayaklarım değil, kanatlarım oldu. Ne olduğunu anlamadan bir savaşın içine atıldım. Önce geleceğimi "garanti"ye almak için okul sıralarında dirsek çürüttüm, sonra da mutlu olmayı unutarak nefes almaktan ibaret ettim hayatımı. Tam on dört yıldır öğrenciyim. Böyle söyleyince uzun geliyor kulağa, oysa belki daha altmış yıl öğrenci kalacağım bu hayat yolculuğumda. Ve ben ömrümün kelebek kadar kısa olduğundan bîhaber, yükselmekten korkarak uçuyoru

BOZKIR CEMAATLERİNİN ANA HATLARI - TOLGA AYDIN

Resim
  BOZKIR CEMAATLERİNİN ANA HATLARI      Bu çalışmada bozkır toplumlarından Dede Korkut Hikayelerindeki Oğuz Boylarını ve Tomris filminden Sakaların Massaget topluluğunu, cemaat ve cemiyet ekseninde ele alıp ahlak anlayışları, cinsiyet rolleri ve akrabalık ilişkileri boyutunda irdelenmiştir.      Klanların kendini var edebilmesi için “Cemaat” öğretileri odağında hareket ettikleri söylenebilir. Bozkır cemaati bağlamında ele alabileceğimiz Oğuz Boyları, efsaneleşmiş Dede Korkut Hikâyeleri örneğiyle bu yaşayış şeklini yansıtır. Hikayelerin ana odağında; ortak irade, toplumun refahı ve yararı, inanç, din, örf ve adet olgularının bir paydada bütünleşmesi mevzu bahistir. Oğuz boylarında toplumun kendini var edebilmesi için uyum içerisinde ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekir.      Genel hatlarda bu sorumluluk bilinci ve oluşumu, görevler bakımından cinsiyet rolleri odağında belirlenmiş olup erkek gücü ve yönetimi temsil eder, kadın ise eşinin yardımcısı konumundadır. Bu sorumlulu

BOŞLUK VE NEFES - BERİL SAYĞI

Resim
BOŞLUK VE NEFES Gözlerime dolan bir soluk, kalbimin yaşlarını üşütüyor. Kimin soluğu, bilemediğim ya da bilmezden geldiğim başka yaşamlardan gelen bir boşluk bugünümü alıp benden, beni yola düşürüyor. Nerelerin boşluğu bilemediğim ya da bildiğimi bilmediğim ne o soluğu ağlayabildim, kalbim daha çok üşümesin ne o boşluğu yaşayabildim, anılar benimle yürümesin. Belki o solukla hayat bulacak bir kalp taşıdığımdan gözyaşı ipine anılardan inciler dizdim. Yola revan olamadan, o diyardan ayrıldığımdan sinemde yürüyemediğim her yolu ev bildim. Üşüten bir soluk değil bu, gülmelisin bir yerlerde en güzel sen gülüyorsun. Bilmediğin diyarın boşluğu değil bir yerlerde, en güzel bahçelerde, sen yürüyorsun… Beril SAYĞI Şiirimize eşlik eden şarkımız: "ELGAJİYE" https://youtu.be/wRaf1n1m11E

ÇÖREKLER VE ÇİÇEKLER - ARDA CEM TOKER

Resim
ÇÖREKLER VE ÇİÇEKLER          Nedensizlikle dolu bir biçimde, gecenin ortasında uykum keskince bölünmüştü. Ağrıyan başımın bir an için düşüp gecelediği lacivert yastık yavaşça kayıp düşmüş, boynumun tutulmasına ve acılarıma bir yenisinin daha eklenmesine sebep olmuştu. Beni uyandıran sebep neydi? Açık pencerenin önünde zifir gibi gökyüzünün her yanını işgal etmekle meşgul kızıl bulutlara bakıp bunu sorguluyordum. Bu bulutlar yarın için havanın ya cehennemden esintiler taşıyacağını ya da kulakları sağır edecek bir sağanağın göğü yırtarcasına yeryüzünü yıkayacağını haber veriyordu. Tatsız bir his de vardı fiziki acılarıma eşlik eden. Oysaki gök mavi, dal yeşil sürüyordu yaşamım. Her sabah saat yedide uyanıyor, bir parça kızarmış ekmek ve bir fincan filtre kahvemi tüketip yola koyuluyordum. Gri renkli, siyah dikişli, dirsekleri birkaç iplikle yamalı bir takım elbisem vardı. Gömleklerimi ütülemeyi hiçbir zaman beceremediğim için kar gibi gömleklerim susuz, paramparça toprak kütlelerine ben

AHMET HAMDİ TANPINAR - BERİL SAYĞI

Resim
AHMET HAMDİ TANPINAR        Genç yazarlar topluluğu üyeleri olarak edebiyatta her döneme, her türe, her akıma dair araştırmalar yapmak ve yazılar yazmayı hedefliyoruz. Yazma konusunda yetkinlik kazanmak isteyen her okuyucu hayal, düşünme ve dil gücünü geliştirebilmek için sürekli okumalıdır. Yazmak, bu alanda kendini geliştirebilmek okumaya, okumak ve okuduğuna dair yorum yapabilmek de edebiyat alanında başarılı olmuş yazarların eserlerini incelemek ile mümkündür. Çünkü okumak, düşünme yetisini geliştiren; yazar-eser incelemesi yapmak da yazma becerisini besleyen en temel kaynaktır. Biz de bu bağlamlarda yazarlık adına belirli ve bilinçli bir tutum edinebilmek, okuduğumuz bir parçada yazar-eser ilişkisini irdeleyebilmek, edebiyatın çeşitli türlerinde eleştirel bir bakış açısına sahip olabilmek ve tüm bu edinimleri yazarlık serüvenimizde tecrübeye dönüştürebilmek için yazarları ve eserleri inceleyeceğiz. Fırsat buldukça da incelemelerimizden bazılarını sizlerle paylaşmak isteriz. Yazmış